İnsanoğlunu ilgilendiren her süreç, farklı bilim dalları kapsamında çeşitli açılardan ele alınır; örneğin sonsuz ihtiyaçların sınırlı kaynaklarla karşılanması, iktisat disiplinin temel konusudur.
İçindekiler
Türk Dil Kurumuna göre iktisat ya da ekonomi; bireylerin yaşayabilmek için gerçekleştirdiği üretim, bölüşüm ve diğer tüm faaliyetlerinin bütünüdür. Alman iktisatçı Friedrich Falke ekonomiyi, “Ülkelerin doğal varlığı ve sosyal sınırları çerçevesinde hayati hedeflere ulaşmak için mevcut kaynakların ölçülü ve özenle kullanılması, bu konudaki faaliyetlerin planlı şekilde yönetilmesi.” olarak tanımlar. Özetle iktisat; piyasa süreçlerini, devletin ekonomiye etkilerini ve piyasaya müdahalelerini inceleyen bir bilim dalıdır.
İktisadın temel ilkelerine hâkim olarak yatırım performansınızı yükseltebilirsiniz. Finansal okuryazarlık becerilerinizi artıracak diğer ipuçları için ilgili linke tıklayın!
İktisadın amacı; insanların ihtiyaçlarını karşılamak, maddi şartlarını iyileştirmek ve refah seviyelerini yükseltmektir. Bir diğer ifadeyle, temel gereksinimlerle sınırlı kaynaklar arasında bir denge kurmaktır. Aksi takdirde “kıtlık” adı verilen sorun açığa çıkar. İktisadın temel ilkeleri, insanoğlunun kıtlığı önlemek amacıyla yürüttüğü faaliyetleri kapsar. Yani kıt kaynakların üretimi ve bölüşümüne dair tartışmalar neticesinde ekonomi bilimi doğmuştur. Ardından ekonominin temel ilkeleri arasındaki ihtiyaç, değer, fayda ve fiyat gibi kavramlar ortaya çıkmıştır.
Güncel mevduat faiz oranlarını karşılaştırın!
Temel iktisat ilkeleri, dört ana sorunun etrafında şekillenir. Bu bilim dalında genel olarak neyin, ne kadar, nasıl ve kim tarafından üretileceği sorgulanır. Böylece sınırlı kaynakların sonsuz ihtiyaçlara tahsisi için genel bir eylem planı çizilir. Söz konusu sürece zemin oluşturan iktisadın temel ilkeleri şunlardır:
İhtiyaç | İhtiyaç kavramı, insanların yaşamlarını sürdürebilmek ve refahlarını artırabilmek için duydukları fiziksel, duygusal ve sosyal gereksinimlerdir. |
---|---|
Fayda | İktisatta insanların faydalarını maksimize etme eğiliminde olduğu kabul edilir. Bireylerin ve kurumların kararları, mal ya da hizmetlerin sağladığı bu tatmin duygusuna bağlıdır. |
Değer | Ürün ve hizmetlere gösterilen öneme, değer adı verilir. Bireyler ya da toplum, bu unsurların kıymetini; sağladığı faydaya, bulunma durumuna ve kalitesine göre belirler. |
Fiyat | Fiyat, ürün veya hizmetin parasal açıdan değeridir. Bu değer, parasallaştırılarak fiyat olarak ifade edilir. |
İktisadın temel ilkeleri, zamanla ekonomik gelişmeleri açıklamakta yetersiz kalmıştır. Buna bağlı olarak arz ve talep kanunu gibi yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca piyasaların incelenmesi için öne sürülen rekabet ve fiyatlandırma teorileri de bulunur.
Temel iktisat kavramlarıyla ortaya çıkan arz talep kanunları, Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” kitabındaki görüşlere dayanır. Smith’e göre mal ve hizmetlerin fiyatları, arz ve talep faktörleriyle belirlenir. Alfred Marshall ise taleple arzın bir araya geldiği noktada fiyatların ve miktarların dengelendiğini öne sürer. Söz konusu kanunları daha geniş bir çerçeveden ele alan John Maynard Keynes, talep ve arz dengesizliklerinin işsizliğe neden olabileceğini belirtmiştir. Adam Smith’in liberal ekonomi görüşlerini eleştirmiş ve bu dengenin sadece devlet müdahalesiyle kurulabileceğini savunmuştur.
Temel iktisat bilimi ilkeleri sayesinde piyasa dinamikleri dengelenir. Bu dinamikler arasındaki rekabet ve fiyatlandırma, çok sayıda aktörün yer aldığı ekonomide düzeni sağlar. Fiyatlandırma stratejileri; tüketici refahı, işletme kârları ve ekonomik verimlilik açısından önemli rol oynar. Rekabet ise fiyatların, ürün ya da hizmet kalitesinin, sektör ve pazar koşullarının optimize edilmesi için gereklidir.
İktisat bilimi, mikro ve makro ekonomi olmak üzere iki kola ayrılır. Mikroekonomide bireyler, firmalar ve endüstriler gibi küçük birimlere odaklanılır. Makroekonomi alanında ise toplam üretim, yatırım, tasarruf, gelir ve istihdam gibi genel konular incelenir. Bu iki disiplindeki konular, iktisattaki temel ilkelerin daha kapsamlı hâlidir.
Mikroekonomi, tek firmanın sağladığı arz ve bir tüketicinin talebi gibi sınırlı birimleri ele alır. Karşılaştırmalı fiyatlar ve sınırlı kaynakların tam istihdam* koşullarında dağılımı gibi konular üzerinde durur. Bu alanda iktisadın temel ilkeleri arasındaki üretim ve fiyat kuramları öne çıkar. Üretim teorisine göre bireyler, maliyetleri asgari düzeyde tutacak girdilere yönelir. Fiyat teorisinde ise mal ve hizmet değerlerinin emeğe ya da arz talep dengesine bağlı olduğu varsayılır.
Makroekonomide işsizlik, enflasyon ve faiz oranları gibi ekonominin genelini etkileyen kavramlar incelenir. Ayrıca bu disiplinde milli gelir, yatırım ve fiyatlar genel seviyesi gibi konuların da üzerinde durulur. Ulusal ekonomilerin küresel yansıması olan makro iktisadın temel ilkeleri, ekonomik buhranın yaşandığı 1929 tarihinden sonra görünürlük kazanmıştır. Bu tarihin ardından piyasa serbestisini savunan “Görünmez El” prensibi, yerini daha müdahaleci bir yaklaşım olan Keynesyen makroekonomik görüşlere bırakmıştır.
Notlar:
*ekonomide var olan tüm üretim faktörlerinin eksiksiz olarak kullanılması
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.