Gayrimenkul her dönemde Türk toplumunun ilgisini çekmiştir.
Başını sokacak bir ev sahibi olmanın gelecekteki olası kötü günlere karşı insanları koruma içgüdüsü tasarruf ederek bir arazi, ev alma konusunda iştahlandırmıştır. Özellikle çalışma hayatındayken para biriktirmek, gerekirse bir miktar da borçlanarak bir ev almak emeklilik günlerinde kira ödeme stresini ortadan kaldıran bir motivasyon olmuştur.
Bugünlerde gayrimenkul piyasası üzerine yine ciddi tartışmalar yaşanıyor. Pandemi sürecinde imkanı olanların yaşam biçimini değiştirmesi özellikle belli bölgelerde ve belli konut tiplerinde ciddi fiyat artışlarını beraberinde getirdi. Ortaya çıkan bu durum da doğal olarak kira rayiçlerini uçurdu desem sanırım abartılı olmaz.
Pandemi ile birlikte ekonomide yaşananları da eklediğimizde arz tarafında bir sorun yaşandığı çok net. Eskiden sadece arsa bulmaktan ve bulunan arsanın maliyetinden şikayet eden müteahhit artık başta demir-çelik ve çimento olmak üzere tüm inşaat malzemelerinin fiyatında yaşanan artıştan şikayet eder hale geldi. Arsa maliyeti olmaksızın eli yüzü düzgün bir inşaatın metrekare fiyatının dört bin TL’yi geçtiği söyleniyor. Bunun üzerine arsa maliyetini koyacaksınız haliyle müteahhit de bu işi para kazanmak için yaptığına göre başta İstanbul ve diğer büyük şehirler olmak üzere tüm yurtta konut fiyatları aldı başını gitti.
Her dönemde geçerli bir soru vardır. “Peki bu fiyatlar geri gelir mi? Fiyatlar düşer mi?” Rasyonel olmakta her zaman fayda vardır. Düşecek gibi görünmüyor. Hatta artış eğiliminin devam etmesi daha olası senaryo. O zaman maliyet düşmeyecekse ev fiyatları da düşmeyecek demektir.
Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi acaba kamu bankaları sektörü ve yan sektörleri canlandırmak için konut kredilerinde bir adım atarlar mı? Hatırlayacaksınız pandemi döneminde Cumhuriyet tarihinin en düşük kredi oranı ile kredi verilmiş ve inşaat sektöründe muazzam bir canlanma yaşanmıştı. Ama bu kampanya konut fiyatlarının düşmesine değil aksine yükselmesine neden olmuştu. Kredi faizleri düşmesine rağmen tüketicinin cebinden daha az para çıkmamıştı. Bankaya ödenen kredi tutarı düşse de toplamdaki fiyat düşmemiş hatta artmıştı. Yani diyeceğim o ki; bir kredi kampanyası yapılsa da fiyatların düşmesini beklemek gerçekçi değil.
İşin üzücü tarafı ise şu; Türkiye’de resmi kayıtlara göre ortalama maaş yaklaşık 4.500 TL civarında. Üniversiteden yeni mezun iki genç ortalama bu maaş ile işe girseler dahi bugünün koşullarında eğer ailelerinden kalan bir mal mülk olmadığı varsayımı ile hem kirada oturacaklar hem yaşayacaklar hem para biriktirecekler ve kendilerine bir ev alacaklar. Yazıyı yazarken merak ettim ve direkt www.hangikredi.com sitesine girerek 200.000 TL tutarında 120 ay vadeli bir kredi alındığında aylık ne kadarlık taksit ödeneceğine baktım. Sistemde soruma çok kolayca ve hızlıca cevap buldum. Aylık ödemeler yaklaşık 3.500 TL. Bir başka ifade ile genç çiftten bir tanesinin maaşı sadece konut kredisini ödemeye yetiyor.
Üzgünüm bugünün Türkiye’sinde gençlerin tasarruf ederek bir ev alma şansları neredeyse sıfıra yaklaştı.
Bizler bu çocukların bir ev, bir araba sahibi olabilme hayallerini çaldık.
Sağlıklı günler dilerim.
Mert Yılmaz'a ait diğer yazıları okumak için;
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.