Piyasaların önündeki en önemli belirsizlik olarak görülen seçimler bitti, kabine açıklandı, bürokraside atamalar yapıldı ve kollar sıvanıp işe başlandı.
Haziran ayında yapılan ilk Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında faiz artırım kararı çıktı ve %8,50 olan politika faizi 650 baz puan artırılarak %15’e yükseltildi. Faiz kararı öncesinde piyasada iki görüş vardı. Bunlardan birisi kademeli faiz artışı, diğeri ise bir kerede çok sert bir faiz artışı beklentisi. Kişisel görüşüm kademeli faiz artışının yapılacağı ve politika faizinin %15’e yükseltileceği yönündeydi. Önümüzdeki birkaç toplantıda da Merkez Bankası’nın faiz artırmaya devam edeceğini düşünüyorum.
Peki faiz artmasına hatta metinde önümüzdeki toplantılar için de faiz artış sinyali verilmesine rağmen döviz kurları neden yukarı yönlü hareketini sürdürüyor? Bugüne kadarki ezberlerimiz faiz artarsa dövizin düşeceğini öğretmişti bize.
Bu sefer böyle olmadı. Birinci nedeni piyasanın genelinin daha yüksek bir faiz artışı beklemesinden kaynaklı. Toplantı tarihi yaklaştıkça piyasa faiz artırım miktarını her gün yükseltmeye başladı. %8,50 olan politika faizinin bir toplantıda %35 hatta %40’a yükseltileceği beklentisine girerseniz %15 faiz kesmez.
İkinci neden; enflasyon beklentilerinin çıpalanamaması. Önümüzdeki dönemde hala politika faizi ile enflasyon arasında yatırımcı aleyhine farkın devam edeceği beklentisi yatırımcıların dövize olan talebini canlı tutuyor.
Üçüncü neden ise özellikle ihracat ve turizm için ekonomi yönetiminin de kurun aşağı gelmesini istemeyeceği görüşü. Bu görüşün haklılık payının yüksek olduğunun da altını çizmek isterim. Seçim öncesi 20 TL olmaması için baskı altında tutulan döviz kurları bugün özellikle Antalya, Alanya bölgesine gelmesi beklenen turist sayısında azalma yaşanmasına neden oluyor. Türkiye, yabancı turist için eskisi kadar ucuz ve cazip değil. Turistlerin farklı ülkeleri tercih etmeye başladıkları yönünde bilgiler geliyor.
Dördüncü ve en önemli konu ise Şimşek ve Erkan döneminde gerek brüt gerekse net rezervlerde bir toparlanma söz konusu olsa da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın net rezervinin hala hatırı sayılır bir büyüklükte ekside olması. Bu sorun ortadan kalkmadan - ki zaman alacak - yatırımcının döviz talebi devam edecek.
Son dönemlerde kendini gösteren Türkiye-ABD yakınlaşmasına Rusya’nın nasıl bir tepki göstereceği ise merak konusu. Özellikle turizm sektöründe Rusya’dan gelebilecek direkt ya da örtülü bir ambargo, döviz kurları üzerinde bir tur daha baskı yaratabilir. Bu olmasa bile ben trendin yukarı olduğunu düşünüyorum. USD/TRY için yeni hareket bandının 25-30 TL bandı olduğu görüşündeyim.
Ama her yaşanan kur artışının bizi enflasyon olarak vurduğunu da unutmamamız lazım.
Selam ve sevgilerimle
Mert Yılmaz
Mert Yılmaz'a ait diğer içerikleri okumak için:
Borsaya Yatırımcı İlgisi Çok Yoğun
Borsada Neler Oldu? Bundan Sonra Neler Olacak?
Döviz Yükselirse Borsa Düşer mi?
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.