Seçimler bitti, ekonomi yönetimi belirlendi, Mehmet Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı olurken, Hafize Gaye Erkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yeni ve ilk kadın başkanı oldu.
İçindekiler
Başkan Erkan’ın kendisi açısından ilk, 2023 yılının üçüncü Enflasyon Raporu’ndaki sunumu ve sonrasında TCMB’nin 2023 yıl sonu enflasyon beklentisini %58’e yükseltmesi de piyasalarda pozitif etki yarattı. Denilebilir ki; enflasyon beklentisinin bu kadar sert biçimde yukarıya çekilmesi nasıl bir pozitif hava yaratıyor? Bugüne kadar genelde enflasyon beklentilerinin küçük ama inandırıcı olmayan adımlarla yukarı yönde revize edildiğine şahit olmuştuk. Merkez Bankası ile piyasa beklentisi arasındaki makas piyasa beklentisi yönünde hep çok açık kalmıştı ve her seferinde de piyasa beklentisine yakın hatta onun da üzerinde enflasyon gerçekleşmişti.
İlk defa piyasa beklentileri ile TCMB beklentisi örtüştü ve bu da piyasada rasyonel bir adım olarak değerlendirildi. Enflasyon Raporu’nun ardından üç Merkez Bankası Başkan Yardımcısı’nın görevden alınarak yerlerine piyasalar tarafından tanınan, güven isimlerin atanması da piyasalara ayrı bir moral verdi. Hatice Karahan’ın, Fatih Karahan’ın ve Cevdet Akçay’ın bu görevlere atanmış olmaları moral verse de kafalarda atılması gereken adımları rahatça atabilecekler mi soru işareti var. Kadro yapılanmasının piyasalar üzerindeki etkisi pozitif ve bu pozitif etkinin devam edebilmesi için yapılacak işleri, alınacak kararları da görmemiz gerekiyor. Ancak ilk etkiyi Türkiye’nin Risk Primi’nde yaşadık. CDS primi, 2021 yılının Kasım ayından bu yana ilk kez 400 puan seviyesinin altına gerilerken, Borsa İstanbul yeni bir rekora koştu ve BİST-100 Endeksi, 7.000 puan seviyesini aştı.
Tüm bu yaşananlara ilişkin iki noktaya dikkat çekmekte fayda var. Yapılan zamlar, vergi artışları enflasyon beklentisini %55-60 bandına çekmişti ki; Merkez Bankası da kendi beklentisini %58’e çekerek bu beklentiyi bir yerde doğruladı. Ancak enflasyon beklentilerinde bu kadar sert bir bozulma söz konusu iken faiz oranlarının küçük adımlarla yükseltilmesi, bir kez daha yatırımcı aleyhine negatif faizi doğurdu. İsterseniz TCMB politika faizini referans alın, isterseniz mevduat faizini; net bir negatif getiri söz konusu. Hatta 2024 yıl sonu için TCMB beklentisi olan %33 enflasyonu referans aldığınızda bile TL’de kalmak yatırımcı için doğru tercih olarak ortaya çıkmıyor.
2022 yılında “Yüksek enflasyon borsaya yarar” düşüncesi ile borsaya olan ilgiyi ve Endeks’in %200 getirisini çoğumuz hatırlıyoruzdur. Muhtemelen benzer bir tablo ile yeniden karşı karşıya kalacağız. Mevduat ve KKM faiz oranları %40 bandında dolanırken yatırımcıların borsadaki birikimlerinin bir kısmını faize yönelttiklerini görmüştük. Ancak bir ay önce %40 ile mevduat yapmış yatırımcıya bir ay sonra %25’ler hatta daha da altında faizler verirseniz yatırımcı psikolojisi o parayı mevduatta tutmaz. Gelmesi en muhtemel adres borsa.
TL bazlı grafiklere bakan yatırımcı bu seviyeden hisse senedi almaya korkuyor, haklı da. Ancak grafiklere bir de USD bazlı bakılmasını tavsiye ederim.
Yatırımcılara tavsiyem ezbere iş yapmamaları, kulaktan dolma sözlere itibar etmemeleri, yatırımcısı oldukları aracı kurumların Araştırma Bölümleri ile görüş alışverişinde bulunarak yatırım kararlarını vermeleri. Borsa’ya ilgi bir kez daha artacak gibi gözükse de alımların genel yayılma olasılığı yüksek.
İşin bir diğer riskli tarafı ise yukarıda anlatmaya çalıştığım paranın dövize yönelmesi riski. Bununla ilgili ekonomi yönetiminin umarım bir B Planı vardır.
Selam ve sevgilerimle,
Mert Yılmaz
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.